TR EN
2022 - 2023

SAHA Sürdürülebilirlik Fonu

SAHA Sürdürülebilirlik Fonu

SAHA Sürdürülebilirlik Fonu, 7 farklı kentten 16 bağımsız sanatçı inisiyatifi ve yayın projesine destek oluyor. 

SAHA, 2023 yıl içerisinde Türkiye genelinde bağımsız sanat inisiyatiflerinin sürdürülebilirliği için açık çağrıyla verdiği SAHA Sürdürülebilirlik Fonu’ndan yararlanacakları açıkladı. Bağımsız sanat mekanı ve inisiyatiflerinin yanı sıra sanatçı kitapları ve bağımsız yayın projelerini içerecek biçimde kapsamı genişletilen SAHA Sürdürülebilirlik Fonu ile, Ankara, Çanakkale, Diyarbakır, Eskişehir, İstanbul, İzmir ve Mersin kentlerinden toplam 16 inisiyatif ve projeye 2023 yılı boyunca fon sağlanıyor. 

Ekim başında duyurulan SAHA Sürdürülebilirlik Fonu 2023’e gelen 54 başvuru, SAHA’nın 4 kişilik proje ve etkinlik koordinasyon ekibi tarafından açık çağrıdaki başvuru kriterlerine ve bütçeye uygunluk bakımından değerlendirildikten sonra 11 kişilik SAHA Derneği Yönetim Kurulu’nda derneğin misyon ve öncelikli faaliyet alanlarına dikkat edilerek önceliklendirildi. Bu bağlamda, SAHA tarafından toplam 900.000 TL (yaklaşık 46.000 EUR) net ve karşılıksız fon 8 bağımsız sanat inisiyatifi ve 8 yeni yayın projesinin her birine 50.000-60.000 TLolmak üzere yılsonuna dek aktarılmış olacak. 

SAHA Sürdürülebilirlik Fonu 2023’den yararlanan inisiyatif ve yayınlar:
İnisiyatifler:

·       Garp Sessions (Çanakkale)
·       Loading (Diyarbakır)
·       Merkezkaç (Diyarbakır)
·       Kültürhane (Mersin)
·       Çıplak Ayaklar Kumpanyası (İstanbul)
·       Performistanbul (İstanbul)
·       Monitor (İzmir)
·       Nesin İstasyon (İzmir)

Yayınlar:
·       Sanatı ve Şeyleri Queerlemek | Queer Sanat Programı (Ankara)
·       El Emeği Göz Nuru | Melike Taşcıoğlu Vaughan & Maury Vaughan (Eskişehir)
·       Alaca Heyheyler | Arzu Yayıntaş, Güneş Terkol, Sevil Tunaboylu (İstanbul)
·       Marmara | Asu Aksoy, Kerem Ozan Bayraktar, Aslı Uludağ (İstanbul)
·       Taklak | Dilşad Aladağ (İstanbul)
·       Yağ, Su, Vitrin: Edebiyattan Görsel Sanatlara ‘Söz’de ve ‘Göz’de Güvenilmez Anlatıcılık | Çağla Özbek (İstanbul)
·       Yüzey Fenomenleri | Ali Taptık (İstanbul)
·       Taşlı Köprüde Yayalar | Sarp Keskiner, Açık Stüdyo (İzmir)

SAHA ve SAHA Sürdürülebilirlik Fonu hakkında
SAHA Derneği, Türkiye’den görsel sanatlar alanında çalışan sanatçı, küratör ve yazarların üretim ve gelişim ortamlarını desteklemek, uluslararası sanat kurumları ve ağları ile etkileşimlerini artırmak amacı ile kuruldu. SAHA, 2011 yılından beri 450 sanatçı, küratör, yazar ve sanat inisiyatifine 44 farklı ülkede ve kâr amacı gütmeyen 200 sanat kurumundaki yeni eser, kitap ve projeleri için destek oldu. SAHA Sürdürülebilirlik Fonu, 2015’de 5533, Pasaj ve Torun; 2016’da Apartman Projesi, BAS, m-est, Torun ve Videoist; 2017’de Corridor Project Space, MARS, Orta Format, Space Debris ve TOZ Artist Run Space; 2018’de Loading, MARS, OJ, Orta Format ve Tasarım Bakkalı tarafından kullanıldı. SAHA, 2018 sonunda fonun kapsamını ve ölçeğini genişleterek 5 farklı kentte faaliyet gösteren AVTO, Hayy Açık Alan, Loading, NOKS, Performistanbul, sub ve Torun’a kaynak sağladı. 2020’de A4 Açık Sanat Alanı, AVTO, Eldem Sanat Alanı, Karantina, Loading, Orta Format, Performistanbul ve sub’a; 2021’de 5533, Are Projects, AVTO, Çözümsel Sanat Topluluğu, Darağaç, Kendine Ait Bir Oda, Loading, NOKS, Orta Format, Performistanbul ve Senkron’a fon verdi. SAHA, ayrıca üretim süreci Covid-19 pandemisinden olumsuz etkilenen projelerini tamamlamak ya da bu dönemde ortaya çıkan konu ve sorunları ele almak isteyen sanatçı ve kolektiflere destek olmak üzere oluşturduğu SAHA Sürdürülebilirlik Fonu: Covid-19 kapsamında 21 farklı sanat projesine ayrıca kaynak sağladı. 2022 yılı boyunca ise A4 Açık Sanat Alanı, Altatölye, Arazi, Çıplak Ayaklar Kumpanyası, Darağaç, KIRIK, KOLİ Art Space, Kültürhane, Loading, m-est.org, Monitor ve sub, SAHA Sürdürülebilirlik Fonu’ndan yararlandı. 

.

SAHA Sürdürülebilirlik Fonu 2023 kapsamındaki inisiyatif ve yayın projeleri hakkında:

Sanatı ve Şeyleri Queerlemek | Queer Sanat Programı (Ankara)
“Queer kavramının sirayet ettiği toplumsal mücadelelerin estetiğine, Queer Sanat’ın eylemde, resimde, fotoğrafta, performansta ve sanat tarihi içinde sirayet ettiği an’lara odaklanacağımız bu yayında, queer sanatı bir olasılık ve eylem alanı olarak ele alacağız. 21 sanatçının davet edileceği bu yayın çalışmasında her sanatçıya şu soru sorulacak: Sen queer’i nasıl kullanıyorsun? Sanatı, şeyleri Queerleştirmenin olası potansiyelleri neler? Sendeki queerleme teknikleri nasıl çalışıyor? Üretim süreçlerinde mi? İzleyiciyle buluşma anında mı? Malzemelerinde mi? İçeriğinde mi? Her sanatçıya bu soruların yanıtı için bir sayfa ayrılacak ve bu yanıtlar İngilizce ve Türkçe yayımlanacak. Aynı zamanda bu yayında yer alacak sanatçılara yanıtlarının arasından sergilenmesini istedikleri “queer iş”leri paylaşmaları için 2 sayfa kullanımlarına sunulacak.”

Garp Sessions (Çanakkale)
Garp Sessions, sanatçı ve araştırmacıları Babakale’de biraraya getiren bir yaz programıdır. Bir tema etrafında karşılaşmalar yaratır ve var olan sistemlerin dışında, periferide, çıktı kaygısı olmadan işlemenin hallerini araştırır. Okuma oturumları, öğretim oturumları ve toplu yemekler aracılığıyla katılımcılar arasında kolektif düşünme, sindirme ve paylaşıma öncelik veriyor. Aynı zamanda, kurduğukları bu komüniteyi kendi uluslararası ağlarına tanıtmayı ve ikisinin arasında üretime açık bir mecra yaratmayı hedefledikleri Garp Sessions Kitabı’nı da basmayı planlıyorlar. Kitap, geçmiş katılımcıların (2019-2022) deneyimlerine bir pencere sağlarken, programa katılmamış fakat çalışma biçimleri ve konuları itibariyle ilişkilenmek isteyecekleri iştirakçilerden yeni metinsel ve görsel üretimlerin yer alacağı bir platform olacak.

Loading (Diyarbakır)
Loading, “Bir mekân iyidir...” sözüyle, kâr amacı gütmeyen, Diyarbakır merkezli bağımsız bir sanat mekânı olarak 2017 yılında kuruldu. Kuruluş amacını; Diyarbakır’da yaşayan ve üreten sanatçıları tek çatı altında birleştirmekten çok, sanatçıların düşünce, üretim ve proje aşamasında karşılaştıkları sorunları konuşarak çözmek, kentin 2000’li yılların başından bugüne gelen güncel sanat pratiklerini arşivlemek, sanatçı dosyaları oluşturmak, Diyarbakır’ın uluslararası alandaki sanatsal farkındalığını ve etkileşimini güçlendirmek olarak açıklamaktadır.

Merkezkaç (Diyarbakır)
Merkezkaç Sanat Kolektifi, Diyarbakır merkezli, Batman ve Mardin kentlerinde sanatın ve sanatçının gelişimi, üretimi ve bu üretimin ulusal ve uluslararası alana taşınması, paylaşılması ve arşivlenmesi alanında çalışan, kâr amacı gütmeyen, kamu veya kurumsal yapılara dayanmadan gerektiğinde ilkeleri doğrultusunda bu yapılarla ve diğer bağımsız inisiyatif, kolektif ve sanatçılarla ortak projeler yapabilen, bağımsız bir sanat kolektifidir. Merkezkaç Sanat Kolektifi, araştırma, üretim, sergileme ve paylaşım odaklı, uluslararası bir merkez olarak 2021 yılında kendi imkanlarıyla kurduğu ve günümüzde Diyarbakır’ın ilk bağımsız galerisi olma özelliği taşıyan Kolektif Mekân’la birlikte Diyarbakır ve çevresindeki sanatçıların yanı sıra ulusal ve uluslararası alanda faaliyet gösteren sanatçı, sanat kolektifleri ve inisiyatifleri buluşturmaktadır. Kolektif Mekân, kimlik, cinsiyet, iktidar, ekoloji, yabancılaşma, göç gibi toplumsal meseleleri, çağdaş sanatın güncel sorunlarıyla birlikte düşünmeye davet eden bir sanat mekânı olarak aynı zamanda farklı sanat disiplinleri arasında diyalog ortamını canlı tutmaya katkı sağlamayı amaçlamaktadır.

El Emeği Göz Nuru | Melike Taşcıoğlu Vaughan & Maury Vaughan (Eskişehir)
“El Emeği Göz Nuru/Labor of Her Hand, Light of Her Eye” projesi sevgiyle işlenmiş eşyaların narin kumaşlarını ezen ağır, kaba betonda tanık olduğumuz rahatsızlığı konu alıyor. Saatlerce süren özverili bir emekle, incelikle, nezaketle üretilen el işinin, aniden, şiddetle, inşaat makineleriyle molozlara gömülmesini bir kitapla anlatmayı hedefliyor. Kitap, geleneksel ve çağdaş yaşamın etkileşimiyle, özellikle de küreselleşmiş, seri üretilen ve giderek ‘kullan-at’laşan bir nesnel kültürde el yapımı eşyaların durumuyla ilgileniyor; el yapımı nesnelerin giderek azalan statüsü ve vahşice homojenleştiren modernite karşısında bu geleneksel uygulamaların neredeyse çoğunun yok olmasına şahitlik ediyor. Proje, bir doğa yürüyüşü esnasında bir inşaat çöplüğünde bulunan el yapımı eşyalardan ilham alan ve bunları belgeleyen bir kitap fikrini içeriyor. Beton yığını altında bulunan el yapımı giysiler, çeyiz için alınmış ipek kumaşlar, nakışlar, çamaşırlar, fotoğraflar, belgeler ve mektuplar. Kitap, bu buluntuların ışığında bir karakter ortaya koymayı amaçlıyor: 20. yüzyılın ortalarındaki Türkiye’de yaşayan, kendi kıyafetlerini üretebilen ve çeyiz sandığını hazırlayan bir kadın. Kişisel makale, dokümantasyon ve kurgusal biyografik metinlerle desteklenerek ortaya çıkarılan yarı-gerçek/yarı-kurgu bu karakterle, geleneksel el sanatlarının güzelliğine ve saygınlığına ışık tutmak, bir yaşamı ve yeteneği yeniden gün ışığına çıkarmak amaçlanıyor.

Alaca Heyheyler | Güneş TerkolSevil Tunaboylu, Arzu Yayıntaş (İstanbul)
“Alaca Heyheyler (Arzu Yayıntaş, Güneş Terkol, Sevil Tunaboylu) olarak, esnek, bağımsız, düşünsel olarak bir arada olan, aralıklarla ürettiğimiz düşünceleri fiziksel projelere dönüştüren bir grubuz. 2015 - 2017 yılları arasında “Bize Ait Bir Oda” isimli annelik ve doğurganlık üzerine kadınlarla birlikte düşündüğümüz atölyeleri yaptık. 2017’de çalışmalarımızı bir sergi projesine dönüştürüp Ark Kültür’de 23 kadın sanatçının katılımıyla “Bize Ait Bir Oda” sergisini gerçekleştirdik. 2022 yılında ise Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri ile her biri beş buluşmadan oluşan Normalleşme kavramını sorguladığımız 4 farklı atölye düzenledik. Ardından sanatçılar ve öğrencilerin yer aldığı “Normalleşme” sergisini Karşı Sanat’ta gerçekleştirdik. “Bize Ait Bir Oda” iktidar sahiplerinin tek tipleştirdikleri annelik yaklaşımlarına bir tepki olarak başlasa da atölyeler, katılımcılarının katkılarıyla zaman içinde kadın olmanın getirdiği farklı fizyolojik ve sosyal döngülere odaklandı. “Bize Ait Bir Oda” sergisinin ana çıkış noktası farklı yaş ve meslekten 104 kadınla kadınlığa dair yaptığımız röportajlardan oluşan “Alaca Heyheyler” adını verdiğimiz kitaptı. Kadının kendi doğumu, ilk regl, annelik, PMS, kürtaj, düşük ve menopoz başlıklarının ve bu konular için üretilmiş görsellerin yer aldığı kitabı izleyiciyle buluşturmak için sergide “Ay Çadırı” isminde mekâna özgü bir yerleştirme yaptık. Bu yerleştirme, kitapta yer alan hikâyelerden esinlendiğimiz resim, desen, fotoğraf, video ve nesnelerden oluşan, izleyicilerin gelip kitabı okumaları için hazırlanmış bir çadırdı; sergi boyunca “İlk Regl Kutlaması”, “Kurtlarla Koşan Kadınlar Okuması” gibi atölyelere ev sahipliği yaptı. Sunduğumuz projeyle, “Alaca Heyheyler” kitabının kadınlık hallerine daha detaylı ve katmanlı bir bakış açısıyla bakan, daha çok görsel ve daha geniş bir kadın kitlesinin cevaplarıyla oluşan ikinci kitabı hazırlamak istiyoruz.”

Çıplak Ayaklar Kumpanyası (İstanbul)
Bir düş ülke Çıplak Ayaklar Kumpanyası 2003 yılında İstanbul Beyoğlu’nda bir grup dansçı tarafından kuruldu ve 20. yılını kutlayacakları 2023’e gelene kadar sayısız performans, işbirliği ve uluslararası ortak yapıma imza attı. Kuruluşundan bu yana, paylaşarak üretimin devamlılığını önemsedi ve kendi dilini oluşturmaya çalıştı. Bu üretim; beden, hareket, gösteri ve atölye eksenlerinde genişleyerek kumpanyanın kendi seyircisini oluşturmasına, alana amatör ve profesyonel dansçılar kazandırılmasına olanak sağladı. Bugün hala bir düş ülke peşinden koşmaya ve koşarken dans etmeye devam ediyor.

Marmara | Asu Aksoy, Kerem Ozan Bayraktar, Aslı Uludağ (İstanbul)
“Sunduğumuz bu yayın projesi ile Marmara oyunu üzerinden karmaşık çevre problemlerinin oyunlaştırma süreçlerini anlatmak istiyoruz. Bu bir oyun kılavuzu değildir. Yayının temel amacı oyunlaştırma mekanikleri ile çevre dinamikleri arasındaki kurduğumuz haritalama yöntemlerimizi çevre problemlerini ele alırken kullanılabilecek bir model olarak önermektir. “Marmara” dört kişilik bir kutu oyunudur. Oyun yunus, gemi kurdu ve balıkçıl gibi Marmara Denizi canlılarıyla, hızla değişen bir ekosistemin krizlerinde hayatta kalma amacı üzerine kuruludur. Oyun, Marmara Denizi’nin farklı ekolojik değerlerini ve kirletici unsurlarını ifade eden habitat kartları ve habitat değişimlerini hızlandıran, mekansal pozisyonlarını değiştiren ve karakterlere avantajlar sağlayan eylem kartlarıyla toplam 38 kart içeriyor. Oyunun haritasını her seferinde konumları değişen çift yüzlü habitat kartları oluşturuyor. Haritaya karşı oynanan bu oyunda harita kartları oyun ilerledikçe hızla ters yüz olarak bazı karakterler için denizi yaşanılmaz kılmaktadır. Oyuncuların toplu olarak kazanıp kaybettiği bu oyunu kazanmak için oyuncuların haritada sıkışmadan, işbirliği yaparak yaşam alanlarını kalıcı kılması gerekir. Kitapta oyunu üç katmanda ele almak istiyoruz. Birincisi oyunu meydana getiren kavram, olgu ve varlıkları anlatan kısa metin ve illüstrasyonlardan oluşacaktır. Metinler, bilgileri ve yaratıcı ifadeleri ile bu başlıklara katkıda bulunabilecek kişiler tarafından yazılacaktır. 2-3 paragrafı geçmeyecek uzunluktaki bu metinleri Marmara Kültürleri Ağı ile işbirliği yaparak geliştireceğiz. İkinci katman ise Marmara Denizi’nin karşı karşıya olduğu ekolojik ve kültürel krizin oyunlaştırılarak ele alınmasının üzerinde duran bir metinden oluşacaktır. Oyunun araştırma ve geliştirme sürecini, mantığını, duygusunu ve kullanılan görsellerin nasıl ortaya çıkarıldığını bu metinde ele alacağız. Yayında son olarak, davet edeceğimiz bir yazarın farklı varlıkların etki alanları ve kolektif beraberliklerini ekoloji felsefesi açısından incelediği bir metin yer alacaktır. Kitabın dili Türkçe, editörleri Asu Aksoy, Kerem Ozan Bayraktar ve Aslı Uludağ’dır.”

Performistanbul (İstanbul)
Uluslararası performans sanatı platformu Performistanbul, performans sanatçılarını tek bir çatı altında birleştirmek ve projelerle buluşturmak üzere 2016’da kuruldu. İstanbul merkezli platform, esnek çalışma modelini dünya genelinde çeşitli sanat kurumları, dijital platformlar ve sanatçılar ile iş birliği içerisinde “alansız” kimliğiyle devam ettiriyor. Performistanbul, kurulduğu günden bu yana müze ve galeri gibi sanat kurumları, kamusal alanlar ve uluslararası organizasyonlar başta olmak üzere çeşitli mekânlarda 200’e yakın performans gerçekleştirdi. Performistanbul, Türkiye’de bir ilk olan Performistanbul Canlı Sanat Araştırma Alanı’nı (PCSAA), canlı sanat üzerine barındıracağı kaynaklar ile performans sanatının eğitimi ve gelişimi üzerinde önemli bir etkiye yol açma gayesiyle hayata geçirdi. Performistanbul Yayınları ise PCSAA ile birlikte, bu alanda yabancı kaynakları Türkçeye çevirerek Türkiye’deki dijital platformlarda yayınlamak ve bu alanda daha fazla kaynak sağlamayı amaçlıyor.

Taklak | Dilşad Aladağ (İstanbul)
“Taklak, bildiğim bir sokakta bir karşılaşma ile başlayıp, bilmediğim ülkelerde, arşivlerde devam eden kendi metodlarını ve dilini üreten bir araştırma. Akdeniz etrafında tohumların, isimlerin, anlamların, sembollerin, tanıklıkların ve hatıranın toplandığı gezintilerde oluşmuş çok katmanlı bir asemblaj. Yayın ise bu katmanlar arasında dolaştıran bir rota. Temsillerin de karşılaşmalar kadar çeşitli olduğu bu yolculukta, bakanı bir yolculuğa çıkarmayı ve o yolculukta aidiyetin peşinde sorduğum yerle, kök salmakla ve sınırlarla alakalı soruları düşündürmeyi hedefleyen bir davet. Arayışın ve anlatının iyileştirici gücünü keşfeden bu yolculuk, öte yandan da kaydettikleriyle birlikte kişisellik ile toplumsallık arasında alternatif bir tarih anlatısı.”

Yağ, Su, Vitrin: Edebiyattan Görsel Sanatlara ‘Söz’de ve ‘Göz’de Güvenilmez Anlatıcılık | Çağla Özbek (İstanbul)
"Bu yayın, edebiyat kuramında 1960’larda ortaya çıkan ‘güvenilmez anlatıcılık’ kavramını (yani birinci tekil bir anlatıcının okuyucuya direkt olarak, ancak kendi öznelliği filtresiyle hitap ettiği anlatı türünü) görsel sanatlar çerçevesinde üretilmiş eserlere ‘tabi tutarak’ tarihsellik, öznellik, ikna edicilik gibi bazı kilit kavramları Türkiye’den ve dünyadan sanat eserleri üzerinden açmaya niyet ediyor. Yayın güvenilmez anlatıcılığın yalnızca edebi bir aygıt değil, görsel sanatlarda da ziyaret edilmeye değer bir kavram olduğundan yola çıkarak Türkiye güncel sanatında seçili eserlerde karşılaşılan ‘anlatıcı’nın, yazılan tarih ve yaşanan tarih arasındaki derin kırılmalara işaret ederek tarih yazımı ve sanatsal tahayyül (kurmaca) arasındaki gerilime ışık tutabileceğine uzanıyor. Bu çerçevede metinlerde görsel sanatlar alanında üretilmiş eserleri yer yer Marguerite Yourcenar, Clarice Lispector, Füruzan, Muriel Spark, Donald Barthelme ve Nabokov ile beraber okuyarak söz konusu eserlerde ‘güvenilmez anlatıcı’ların nerede gizli olabileceğine, nasıl bir ortak işlevi üstlendiklerine odaklanıyor; yazmak ve görünmek, dahası sanatsal üretim ve tarihsel hatırlama pratikleri arasındaki kesişimleri takip ediyor. Yayın, Kibele Yarman ortaklığında geliştirilecek deneysel bir tasarım ile matbu hale gelecek."

Yüzey Fenomenleri | Ali Taptık (İstanbul)
Ali Taptık’ın “Kaza ve Kader” ve “Şaşılacak bir şey yok” kitaplarının devamı niteliğindeki “Yüzey Fenomenleri” üçlemenin son kitabı olarak 2023’te Onagöre tarafından yayımlanması planlanıyor. “Yüzey Fenomenleri”nin, Taptık teknoloji, gıda ve şifa üzerine düşünürken sürüklendiği durum ve mekanlara kimya ve malzeme biliminden kavramlar aracılığıyla bakıyor. Bir ameliyat robotu, bir bankanın bilgisayar sunucu sistem odası, ufacık kristaller ve kimsenin dilinden düşmeyen millenialların resimleri arasında, kitap fotoğrafları alıntılar gibi konumlanıyor. 2013-2022 arasında Türkiye’nin çalkantılı siyasi gündeminin kent ve kırsaldaki izlerini günlük fotoğrafları gibi biriktirirken, bu döneme damgasını vurmuş malzeme ve ürünlerin üretim koşullarına tanıklık ediyor. Örgüsüz kumaşların üretimi, ıslah edilen dereler ve taş ocakları, rüzgar türbinlerinin taşınması bu serinin son kitabında karşımıza çıkan unsurlardan. 2002-2023 arası dönemi kapsayan trilojinin bir kronolojisi ve sözlüğü olacak kitapçık ise bu sanatçı kitabının önemli bir parçasını teşkil ediyor.

Nesin İstasyon (İzmir)
Nesin İstasyon, 15 yıldır varlığını sürdüren bir alternatif eğitim kurumu olan Nesin Köyleri’nin geçmiş programlarının katılımcıları ve gönüllülerinden oluşan bir grubun zaman içinde bir araya gelerek, buradaki programların sürdürülebilirliğini, daha geniş kitlelere ücretsiz olarak erişimini ve kolektif iş ve zihin gücü ile dönüşümünü beraberce düşünmek ve desteklemek üzere oluşan bağımsız, hibrit bir inisiyatiftir. Nesin Köyleri’nin bireylerin akademik hayatlarına, kreatif düşünme becerilerine ve ortak yaşam kültürü içinde sorumluluk alma bilincinin gelişmesine sağladığı katkıyı önemseyerek yola çıkan bu inisiyatif, Köy programlarını desteklemek, yeni iştirakçilerle farklı perspektiflerde buluşmak ve özellikle Türkiye’nin her bölgesinden gençlere, sorgulamaya ve eleştiriye açık bir ortamda sanat üretim ve öğrenim imkânı sunan Nesin Sanat Köyü’nü güçlendirmek üzere 2020 yılında Nesin Köyleri Derneği adı altında yasal statüsünü almıştır. Bu çatı altında buluşan tüm aktörlerin Köy’ün yarattığı kültürü ve akademik bilgiyi daha geniş kitlelere yaymak ve sürdürülebilirliğini sağlamak amacıyla yeni iş birliklerine ve üretim süreçlerine dahil olmak üzere projeler üretir.

Monitor (İzmir)
İzmir merkezli kâr amacı gütmeyen Monitor, güncel sanat odaklı sergi, gösterim ve konuşmalardan oluşan faaliyetlerini, sabit bir mekânı olmadan, alternatif sergileme alanlarıyla iş birliği içinde düzenler. Türkiye’den ve yurt dışından sanatçıları belirli kavramlarda bir araya getirir. Monitor, sanatla ilgilenen herkese ulaşmayı hedefler; İzmir merkezli sanatçılar, öğrenciler, akademisyenler, sivil toplum kuruluşları ve üniversitelerle iş birliği yapar. Bu projenin amacı, İzmir’de güncel sanat alanında, iş birlikleriyle gelişen bir sergileme ve tartışma alanı yaratmaktır. Yurt içi ve yurt dışından sanatçıların eserlerinin sergilendiği Monitor, süregelen yapı ve sistemler haricinde bir oluşum yaratarak, kavramsal ve estetik anlamda şehre yenilikler getirmeyi amaçlar.

Taşlı Köprüde Yayalar | Sarp Keskiner, Açık Stüdyo (İzmir)
Konsepti Şafak Ersözlü tarafından tasarlanan, yapım aşaması Sarp Keskiner tarafından planlanan “Taşlı Köprüde Yayalar / Pedestrians on the Stoney Bridge” projesi, Manisa, İzmir, Balıkesir, Çanakkale, Bursa’da kamuya açık 5 taş köprüde gerçekleştirilecek 5 çağdaş dans performansıyla foto- bellek pratiğini ses tasarımıyla buluşturacak alan araştırmasını bir araya getiriyor. Uygulama aşaması British Council’ın “Creative Collaborations” 2023 hibe programı desteğiyle Teos Kültür Sanat Derneği tarafından Açık Stüdyo işbirliğiyle hayata geçirilecek proje gittiği yerlerde sürdürülebilir ortaklıklara alan açan, her ayağında mekâna özgü içeriklerle durmaksızın çoğalan nitelikte tasarlandı. Bu bağlamda, projenin çıktılarına yaygın görünürlük kazandırmak, sergiden geriye iki dilli bir sanat kitabı bırakmak ve bu kitap üzerinden ağ kurma faaliyetlerini güçlendirmek istiyorlar.

Açık Stüdyo, Bahar Nihal Ersözlü ve Şafak Ersözlü tarafından güncel performans pratiklerine yeni alanlar açmak amacıyla 2016 yılında İzmir’de kuruldu. İnisiyatif, İzmir kent merkezindeki karakutu bir stüdyoda başlayan yolculuğuna ulusal ve uluslararası paydaşlarıyla geliştirdiği mekâna özgü projelerle devam ediyor.

Kültürhane (Mersin)
Kültürhane Barış İçin Akademisyenler Bildirisi’ne imza attıkları için Üniversite’den ihraç edilen üç akademisyen tarafından kurulan bir kafe-kütüphane. O zamandan bu yana Kültürhane farklı sosyo-politik arkaplanlardan gelen ve farklı konularla ilgilenenlere evsahipliği yaparak bir direniş mecrası olmaya çalışıyor. Bu amaçla Eylül 2017’deki açılışından bu yana yüzlerce sosyo-kültürel etkinliğe ev sahipliği yaptı. Sinemadan edebiyata, feminizmden insan haklarına, bisikletten yelkenciliğe, kentsel kültürden kültürele mirasa birikim ve bilgilerini paylaşan birçok konuğu ağırladı.

 

İLGİLİ PROJELER

Bu web sitesinde size daha iyi hizmet sunabilmek için çerez kullanılmaktadır. Kullandığımız çerezleri görüntüleyebilmek ve daha fazla bilgi almak için Gizlilik ve Çerez Politikası sayfasını inceleyebilirsiniz.